9 Mayıs 2008 Cuma

Ölüm İlanı #3.

GO IT ALONE (2002 - 2007)

2007 yazında göz yaşları içinde toprağa verdiğimiz bir başka grup Go It Alone. 2000’lerde hardcore’un modernleşerek kendini yenilemesini sağladığına inandığım melodik hardcore tayfasının en önemli isimlerinden biriydi bu Vancouver’lı adamlar. Tarzın diğer gruplarına oranla çok daha fazla Youth Crew 88 gruplarının etkisi altında olmalarına rağmen yenilikçi şarkı yapıları ve deneysel sayılabilecek dokunuşlarıyla kısa sürede önemli bir yer edinmişlerdi piyasada.

2002’de kurulan GIA 2007’ye kadar iki uzunçalar, iki EP, bir split (vaktinden önce dağılan bir diğer grup Blue Monday’le) ve bir demo kaset yayınladı. Bu kayıtlardan 2005 tarihli ilk LP “The Only Blood Between Us” 2000lerin en iyi hardcore albümlerinden biri gözümde. Hızlı, sert, duygusal, karanlık ama grubun pozitif tavrına zıd düşmeyen bir atmosferi vardır. Liriklerse bazen öfke ve umutsuzluk doludur, bazense etrafta olup bitenlere karşı politik göndermelerle. Albüm kitapçığında uzun bir teşekkür listesi yayınlamak yerine “Hardcore’a adanmıştır, Teşekkürler.” yazması grubun tavrını gösteren şeylerden biri. Gruba dair ilginç bir not; Dağılma haberinden sonra öğrendiğime göre davulcu Lucas 2004’te geçirdiği kaza sonrası iki hafta komada kalmış ve hayatının sonuna kadar kısmi felç geçirmiş. Diğer grup üyeleri yeni bir davulcu bulmak yerine albüm kayıtlarını iptal etmişler ve Lucas’ın iyileşmesini beklemişler (Kanadalı güzel fanzin At Both Ends’in 6. sayısında ya da Rivalry Records’un sitesinde bulunabilir konuya ilişkin röportaj). 2007’de çıkan son albüm “Histories” ise içerdiği cesur denemelerle hardcore dokusuna zarar vermeden yenilikçi bir şeyler duymak isteyenlerin kulağının pasını alabilir (hep bu dandik benzetmeyi yapmak istemiştim, kısmet bugüneymiş).


Sevdiğimiz grupların dağılması üzücü ve sinir bozucu olsa da Go It Alone gibi grupları olaştıran insanların (aşağıdaki gruptaki herifler gibi) bu müzikten ve piyasadan uzak duramayacağını bildiğimiz için başka bir grup ismi altında karşımıza çıkacakları günlerin yakın olduğunu umuyorum. O yüzden “Nothing Gold”un sözleriyle yazıyı bitiriyorum;

I've got to remember not to hold on, just let go, because nothing stays the same. I've got to remind myself: "don't look back" because nothing stays the same. The marches on with or without us so say goodbye to how things used to be. Those memories are like a sad song I haven't heard in a while, so familiar yet so bittersweet. Time marches on. Nothing gold can stay. Time marches on with or without us.” // Ahmet.

www.myspace.com/goitalonehc